RockTurka v2.0 | Online Rock Dergisi: RoCkTuRkA iLe ChİlEkEsH

RT Haber Bölgesinde Haber aramak için yan kisimdaki arama kutucugunu kullanabilirsiniz.

Ayrica sizinde Paylasmak istediginiz Müzikle alakali haberler var ise Yukaridaki Haber ekle butonuna tiklayarak mail adresimize haber gönderip, yazınızı yayınlıyabiliyoruz

RT Haber bölgesinde Müzikle alakali her türlü konser,festival,etkinlik,albüm haberleri gibi her türlü müzik haberine ulasabilirsiniz.

8/01/2007

RoCkTuRkA iLe ChİlEkEsH

Bir dertten mustaribiz

Bir dertten mustaribiz

İşte Çilekeş ile ilgili merak ettikleriniz...

Ankara'da birbirlerini bulmadan çok önce, ortaokul sıralarındayken ilk melodilerini çıkarmaya başladılar. Üniversiteli çocuklar olarak bir araya geldikten kısa bir süre sonra ise Ankara'nın rock piyasasında hatırı sayılır bir dinleyici kitlesine ulaşmışlardı. Vokalde Görkem Karabudak, elektronik gitarda Ali Güçlü Şimşek, bas gitarda Gökhan Şahinkaya ve davulda Cumhur Avcil'den oluşan Çilekeş'i albüme ve ülke çapında tanınmalarına götüren yol ise 2003 Mayıs'ında son anda katıldıkları Fanta Genç Yetenekler Yarışması'nda Türkiye finaline kalmalarıyla açıldı. 2005 Haziran'ında çıkan ilk albümleri 'Y.O.K.' (Yalnız Olma Korkusu) ile Türk rock piyasasına giriş yaptılar. Çilekeş'in 'okumuş çocukları', İstanbullu üç hayranı Elif Uğur, Yasemin Yıldız ve Pınar Taşdemir ile buluştu, kızlar sordu, onlar yanıtladı

Elif Ugur: Ankara grubu olarak belli bir kitleye müzik yaparken, Fanta Genç Yetenekler yarışmasının ardından ilk albüme giden yola girdiniz, geniş kitleler tarafından tanındınız. Yarışma olmasaydı Çilekeş şimdi ne yapıyor olurdu?
Görkem Karabudak: Daha önce Ankara'da barlarda bir şekilde kendi bestelerimizi çalıp insanlara dinletiyorduk. Ama bir yol bizi daha üst kademeye getirmeliydi. Fanta'nın yarışması da şans eseri denk geldi. "Mutlaka kazanalım" diye girmemiştik başta. CV'yi yollamıştık öylesine, sonra bir baktık İç Anadolu finaline kalmışız. Sonra da jüri üyelerinin desteğini aldık; basının, firmaların, prodüktörlerin dikkatini çekmiş olduk. Olmasaydı da bir şekilde yine dikkat çekmeye çalışacaktık tabii.

Yasemin Yıldız: Bir süre Ankara'da çaldıktan sonra İstanbul'a geçiş yaptınız. İki tarafın seyircisi, kitlesi arasında fark görüyor musunuz? Kitlenin farklılığı performansınızı etkiliyor mu?
Görkem Karabudak: Ankara ile İstanbul arasında zaman olarak fark var aslında. İstanbul'da birkaç sene önce yapılan şeyler o sırada Ankara'da daha yeni gündemde oluyor. Bir de Ankara'da grubu daha iyi bilen insanlara çalıyorduk.
Ali Güçlü Şimşek: Ankara'da edindiğimiz kitle biraz daha ailesel bağları olan seyirciydi. Aslında seyirci filan yoktu. Beraber içiyorduk. Sonra biz sahneye çıkıp çalıyorduk, sonra yine beraber içiyorduk. Buraya geldiğimizde, tabii ki beraber içmediğimiz insanların karşısında, dışarıdan gelmiş bir gruptuk. Zamanla içmeye başladık hep beraber!

Pınar Taşdemir: Müzik eğitimi alan Görkem dışında hepiniz üniversitede müzikten ayrı alanlarda eğitim görmüşsünüz. Müziğiniz bir şekilde farklı disiplinlerde aldığınız eğitimden besleniyor mu?
Cumhur Avcil: Ben psikoloji okudum. Aslında yaptığımız müziğe çok fazla bir katkısı yok ama grup içi iletişim açısından faydası oluyor. Şimdi sosyal antropoloji yükseklisansı yapıyorum. Tezimde Türk rock seyircisinin profilini çıkartacağım. Dikkat çekici sonuçları olacağını düşünüyorum.
Gökhan Şahinkaya: Bilgisayar programcılığı okudum. Müzikle hiçbir alakası yok ama bir taraftan ona da zaman ayırıp yapıyorum.
Görkem Karabudak: Ben müzik okudum ve tabii faydası oldu! Müzik okumamış olan biri de çok daha iyi müzik yapabilir tabii ki.
Ali Güçlü Şimşek: Benim başlayıp bitirmediğim bir Fransız filolojisi eğitimim var. Bu sene tekrar sınava girdim ve müzik eğitimi almak istiyorum.

Elif Uğur: Rock müzik orta yaş ve üzerinde çok tutulan bir tür değil. Ailelerinizin rock müzikle 'mesainize' bakışı nasıl oldu?
Cumhur Avcil: Annem babam rock müzik dinlemiyor tabii ki ama bu işi yapmaya başladığımdan beri de bana çok fazla destek oluyorlar. Davul çalmaya ilk başladığımda "Ne işin var davulla, gitar çal adam gibi. Bak herkes gitar çalıyor" demişlerdi. İlk konseri izlediklerinden itibaren sürekli destek oldular ama.
Gökhan Şahinkaya: Beni anneannem teşvik etti. Anneannem 44 yaşından sonra org dersi almaya başlamıştı, ben de o zaman altı-yedi yaşındaydım. Sonra piyano çalmaya başladı. Bana da ufak ufak gösteriyordu. Üniversitede ciddi derecede ilgilenmeye başladım müzikle. Annem babam da hoşlarına gidince desteklemeye başladı.
Görkem Karabudak: Ortaokul yıllarında bana ilk rock dinleten annemdir. Babam da bir şekilde teşvik ediyordu, küçük yaşlarda org almalar filan. Klasik müzik eğitimi aldığım için bir yandan rock müzikle ilgilenmem biraz canlarını sıkıyordu. Barda çalmaya başlayınca tedirgin oldular ama sonra aksatmadığımı gördüler. "Okuldan ayrılıp İstanbul'a taşınacağım, orada okuyacağım, albüm yapacağım" deyince biraz garip karşıladılar ama şu anda destekliyorlar.

Ali Güçlü Şimşek: Bizimkiler de hep destekledi ama babamın rock müzikle ilgilenenlerin büyük bir kısmının gey olma ihtimalinin yüksek olduğu gibi bir düşüncesi vardı. Uyuşturucu kullanılan, kötü bir dünya çizmişti kafasında. O kadar kötü olmadığını anlatmak birkaç yılımı aldı. Ama şu an herkes çok destek oluyor.

Pınar Taşdemir: Bildiğim kadarıyla aynı evi paylaşıyorsunuz. Ev arkadaşlığı, Çilekeş'in profesyonel yaşamını nasıl etkiliyor?
Ali Güçlü Şimşek: Sonuçta biz bir şeyleri bırakıp Ankara'dan İstanbul'a geldik. İstanbul'da birbirimize destek olmaya çalışıyorduk. Stüdyoda berabersin, evde berabersin, kapıyı açıyorsun berabersin, Hakkari'ye gidiyorsun berabersin. Birbirimizi çok iyi tanıyoruz bir kere. Müziğimize katkısı da herhangi bir şeyi, herhangi bir anda paylaşabiliyor olmamız. Ne kadar, ne yaşıyor olduğumuz bir kenarda kalıyor, "Bak şöyle bir şey var" deyip kapıyı çalıp gösterebiliyorsun.

Pınar Taşdemir: Türkiye'de rock müzik son birkaç yılda patladı. Eskiden olmadığı kadar çok rock grubu var artık. Piyasadaki ortam size nasıl etki ediyor?
Ali Güçlü Şimşek: Rock müzik uzun zamandır seviliyor aslında. Ama son yıllarda ülkemizde rock müzik diye bir oluşum var olmaya başladı. Bugüne kadar bağımsız adaylar kadar bile yüzdesi yoktu. Sonuçta 60'lardan, 70'lerden gelen bir durum var. Son yıllarda da çok büyük bir patlama değil yaşanan bence, sadece sayı birkaç bin daha arttı ve televizyonda daha çok yer buluyorlar.

Elif Uğur: Bir rock grubu için 'Çilekeş' isim olarak çok arabesk değil mi?
Görkem Karabudak: İlk çıktığı döneme bakarsak arabesk de bir başkaldırı. 'Çilekeş', arabesk sanatçısı zannedilen büyük bir sanatçının, Orhan Gencebay'ın bir şarkısının ismi olduğu için öyle geliyor insanlara. Kendisi bence halk müziği sanatçısıdır. Bizim için bir cesaretti ve riskli bir adımdı. Yaptığımız da çok mutlu insanların müziği değildi. Şu anda çok daha pozitif şarkılar yapabiliyoruz. Çilekeş, bir müzik grubu olarak yaşadığımız şeylerin de esprisi. Aynı zamanda bir dertten mustarip olduğumuz için adımız Çilekeş.

Pınar Taşdemir: Türkiye'de her isim, grup bir şekilde dünyaya açılmak ister, sizin böyle bir hayaliniz var mı? Kimle çalışmak isterdiniz?
Görkem Karabudak: Dünyaya açılmak... Çok büyük geliyor bir anda. Birçok grup İngilizce albüm yapmak istiyor. Maalesef dünyada bu işi yapacaksanız Türkçe olmuyor. İngilizce'yi ne kadar iyi bilirsek bilelim Türk olduğumuz için onlar gibi anlatamayız. Müzikal yönlerden bir şekilde dünyadaki insanları da yakayabilirsek ne mutlu bize.
Ali Güçlü Şimşek: Bir şey kafandan, kalbinden çıkıp hayata geçtiğinde o dünyaya çıkıyor zaten. Sizin o içine çıkardığınız piyasanın dünya içindeki yeri tartışıldığında, evet, İngilizce konusu gibi şartlar var. Bu ülkedeki bir yığın insan da bu psikolojinin içerisinde. Mesela Dandanadan dünyaya bir albüm çıkardı bence, Türkiye'ye çıkarmadı.
Cumhur Avcil: İnternet sitemize Türkiye dışından da çok insan giriyor. Bunlar sadece orada yaşayan Türk vatandaşlarının çok olduğu ülkeler değil. Brezilya'dan çok hit alıyoruz. Japonya'dan bir fanımız var, bana imzalı albüm gönderin diye sürekli mesaj atıyor. Kimle çalışmak isterdiniz kısmına gelince... Tori Amos geçen gün bir röpotajında aynı soruya "Yaşasaydı Freddie Mercury ile çalışmak isterdim" diye yanıt vermişti. Herhalde grupça katılırız bu cevaba.

Elif Uğur: Türkiye yakın tarihinde iz bırakan olaylar yaşadı. Rock müzik yapanlar da bunu bir şekilde müziğine yansıtıyor. Siz toplumsal, politik olaylardan ne kadar etkileniyorsunuz?
Görkem Karabudak: Başımıza gelen herhangi birşeyle ilgili şarkı yazabiliyoruz, bu özel bir konu da olabilir, bir aşk hikayesi de olabilir. İlk albümde böyle şarkılar vardı, 'Kürar', 'Gözaltı', 'Siyah' gibi... Şarkılar çoğaldıkça, olaylar geliştikçe bu devam edecek.
Ali Güçlü Şimşek: Toplumsal, sosyal olaylara dair fikirlerimizi direkt bir görüş olarak belirtmiyoruz ama şarkıların içinde tabii ki yer alıyor. Biz de olanlardan nasibimizi alıyoruz. Bu albümde ilkine göre belki daha çok ağırlıklı olacak. Çünkü daha çok canımız sıkılmaya başladı. İstanbul'a geldik ve daha fazla gerçek hayatın içindeyiz.

0 BıdıBıdı: